Gerek istikrar programlarında gerekse reform paketlerinde en önemli nokta yer verilen konuların ne kadar ulaşılabilir olduğu, konular arasındaki tutarlılık ve kullanılacak kaynaklardır. Son açıklanan "Reform Paketi"nin ekonominin karşı karşıya olduğu sorunlarla belli oranda örtüşen önlemleri içerdiğini söyleyebiliriz.
Örneğin bankacılık sektörünün güçlendirilmesi, yabancı sermaye ihtiyacının azaltılmasına yönelik olarak tasarrufları artırıcı önlemler ve vergi önlemleri detay içermese de dikkat çekiyor.
Paket dört sacayak üzerine oturtulmuş;
Finansman, enflasyon, vergi ve ihracatüretim...
Aynı zamanda 7 sektör de stratejik önem açısından ön plana çıkarılmış. Enerji, maden, otomotiv ve turizm gibi...
Konu başlıklarıyla değerlendirme yapacak olursak ilk sıraya finansal sektörü koymamız gerekiyor. İki temel amaç belirlenmiş bankalara yönelik; birincisi bankaların sermayelerinin güçlendirilmesi ikincisi banka aktif kalitesinin artırılması. Bankalar kamu ve özel olarak sınıflandırılarak tedbirler öngörülüyor. Kamu bankalarına 28 milyar liralık Hazine tarafından ihraç edilecek özel tertip devlet iç borçlanma senetleri enjekte edilecek. Yeri gelmişken şunun altını çizelim; kamu bankaları bu tahvil ve bonoları ikrazen aldıkları için aktiflerini güçlendirebilecekler ama krediye pek dönüştüremeyecekler.
ENERJİ VE GAYRİMENKUL
Özel bankalar için de sermayelerini güçlendirebilecekleri önlemlere yer veriliyor. Dağıtılabilir karlarını dağıtmayıp bedelsiz sermaye artırımı yoluyla veya bedelli sermaye artırımı yoluyla sermayelerinin güçlendirilmesi hedefleniyor. Bir not düşelim; zaten bankalar uzun süredir temettü dağıtmıyorlar. Bu konjonktürde bedelli sermaye artırımları da zor görünüyor.
Dolayısıyla diğer detaylı önlemleri de görmemiz gerekiyor.
Enerji ve gayrimenkul sektörlerine doğal olarak vurgu yapılmış pakette. Her iki sektörde faaliyet gösteren şirketlerin nakit yaratmada ve borç çevirmede sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. Bu bağlamda TBB koordinasyonunda sorunlu kredilerin banka bilançolarından ulusal ve uluslararası yatırımcıların katılacağı girişim ve gayrimenkul fonlarına aktarılması öngörülüyor.
Tabi bunların bilanço dışına çıkarılması ciddi bir ıskonto ile mümkün olabilir. Değeri oldukça düşmüş şirketler ile borç hisse senedi değişimi yapılacak, bu şirketlerin menkul kıymetlerinden oluşan girişim sermayesi ve gayrimenkul fonları kurulacak. Nihayetinde fonlar katılma payı ile tasarruf sahiplerine satılıp inançlı mülkiyet esasına göre yönetilecek. Hassas bir operasyon gerekiyor hedefe ulaşmak için. Bekleyip göreceğiz.
VERGİ DÜZENLEMELERİ
Diğer önemli konu ise bireysel emeklilik kıdem tazminatı fonlarının entegrasyonu yoluyla tasarrufların artırılması. Gelecek yılsonu hedefi 100 milyar TL. Mevcut gelir düzeyleri ve istihdam verileri dikkate alındığında belirlenmiş olan hedeflere erişim için vergisel teşviklerin sistemi desteklemesinin gerekli olduğunun altını çizmemizde fayda var. Vergi alanı da oldukça dikkat çekici... Kurumlar vergisinin kademeli olarak düşürülmesi reel sektör açısından rahatlatıcı ve rekabet güçlerini artırıcı bir önlem olabilir. Kayıt dışının azaltılması, verginin tabana yayılması her programda olduğu gibi bu pakette de yer almış.
Enflasyon ile mücadelede sadece tarımsal ürünler ele alınıyor. Bölge ve ürün bazlı arz ve talep planlamasının yapılması işlenmemiş gıda fiyatlarını kısmen rahatlatabilir.
Ama en önemlisi üreticilerin üzerindeki yükün hafifletilmesi.
Turizm ve ihracat ile ilgili master planların açıklanacağı dile getiriliyor önümüzdeki aylarda. Detaylarını görünce bu konularda da görüşlerimi paylaşacağım.