Enflasyon verileri faiz indirimini etkiler mi?
Ocak ayında TÜFE yüzde 1,35, Yİ-ÜFE yüzde 1,84 yukarı çıkmış. Genel olarak değerlendirdiğimizde her ne kadar enflasyon geçen ay yükselmiş olsa da enflasyon eğiliminin Merkez Bankası'nın öngörüsüne uygun bir patika izlediğini söyleyebiliriz.
Öncelikle enflasyonun detaylarına bakalım, sonrasında Merkez Bankası'nın olası faiz kararını değerlendirelim...
Talep enflasyonunun göstergesi olan TÜFE geçen ayın verisi sonrasında yıllık bazda yüzde 12,15 seviyesine çıktı. Eylül ayında baz etkisinin büyük katkısı ile tek haneye indikten sonra yukarı yönlü hareketini sürdürüyor. TÜFE'nin hafif de olsa ivmelenmesinde rol oynayan faktörlerin başında iç talebin canlanması geliyor.
Merkez Bankasının da altını çizdiği gibi tüketici kredilerindeki belirgin artış doğal olarak iç talebin genişlemesini sağlıyor.
Kredi imkânlarının artması sonucu kredi alanlar tüketim yaparak ekonomiyi canlandırıyorlar. Bu yüzden yılın ilk çeyreğinde büyüme hızının momentum kazanması olasılığı artıyor.
ÖN PLANA ÇIKAN FAKTÖRLER
İç talebin canlanmasının yanı sıra çıktı açığının enflasyon üzerindeki pozitif katkısının azalmış olması da enflasyonun yükselmesinde iç talebin yanı sıra etkili olan bir diğer faktör oldu. TÜFE'yi yıllık bazda değerlendirdiğimizde şu gerçek çıkıyor karşımıza. Sağlık, eğitim, konut ve ulaşım gibi bireyleri doğrudan ilgilendiren 7 ana kalem ortalama TÜFE'nin üzerinde kalmış. Buna karşın giyim ve gıda gibi yine halk için hayati önem taşıyan 4 ana kalem de ortalamanın altında seyretmiş.
Gelelim maliyet enflasyonu Yurtiçi ÜFE'ye...
Maliyet enflasyonunu yansıtan YİÜFE'de de benzer resme tanık oluyoruz.
Dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları ve aynı zamanda enerji maliyetleri yıllık ortalamanın oldukça üzerinde kalmışlar.
Yİ-ÜFE yıllık yüzde 8,84 iken enerjinin yıllık artışı yüzde 13,75 olmuş. Dayanıksız tüketim mallarının maliyetleri de yıllık yüzde 13,34 kadar yükselmiş geçen senenin Ocak ayına göre.
Maliyet enflasyonun geçen yıllara göre daha düşük seviyelerde seyretmesinin temel nedenlerinin başında kur faktörünün zayıflaması geliyor. Kurlar yükseldikçe ithal fiyatları da paralel olarak yükseliyordu. 2018 yaz aylarında zirve yapan kurların yaklaşık bir buçuk yıldır yataya yakın hareket etmesi doğal olarak kurlardan fiyatlara geçişkenlik etkisini makul seviyelere çekti.
50 BAZ PUANI GÖREBİLİRİZ
Merkez Bankasının para politikasında dikkate aldığı Özel Kapsamlı TÜFE B ve C gruplarındaki yıllık artış oranı sırasıyla yüzde 10,93 ve 9,88 seviyelerinde gerçekleşmiş. Bu da Merkez Bankası'nın önünde halen faiz indirim marjının olduğunu görünüyor.
Merkez Bankası son Enflasyon Raporunda yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 70 olasılıkla yüzde 6,2 ile yüzde 10,2 ve orta noktasının yüzde 8,2 seviyesinde olacağını duyurmuştu. Ancak yılın ilk 3 ayında enflasyonda yükselme beklediğinin de altını çizmişti. Dolayısıyla faiz indirimi 19 Şubatta gerçekleşmeyebilir. Ya da Merkez Bankası "faiz indirimi sürecini devem ettiriyoruz" algısını ön planda tutarsa 50 baz puanlık bir indirimi görebiliriz iki hafta sonra. Özetle faiz indirimi olasılığı düşük görünüyor, indirim olacaksa da sembolik bir oranın ötesine geçmeyecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.