• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
İstihdam verileri nasıl okunmalı? CAHİT SÖNMEZ

İstihdam verileri nasıl okunmalı?

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14 Eylül 2021, 20:41

Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin ekonomi yönetimleri büyük oranda istihdama yoğunlaşmaya çalışıyorlar. Fiyat ve finansal istikrarın inşasında da nihai hedeflerin başında istihdam yaratılarak işsizlik oranının makul seviyelere çekilmesi geliyor. Makroekonomik veriler de aynen elektrik devreleri gibi birbirlerini besliyorlar. Para ve maliye politikalarının desteği ile ekonominin çarkları döndürülebilir ve sonuçta iç ve dış talep yaratılabilirse, firmalarca üretim faktörleri istihdam edilmeye başlanıyor.
Pandemi gerçekten küresel ekonominin kimyasını değiştirdi. Zaten teknolojik gelişmeler de ekonomilerde yapısal değişimlere neden oluyordu. Yani sektörel ayrışmalar daha belirgin hale geliyordu.
Aynı zamanda teknoloji sayesinde verimliliklerde de artışlar oluyordu. Açık bir ifadeyle belli girdilerle daha fazla çıktı elde edebilmeye başlamıştı firmalar teknoloji sayesinde. Bir an da hesapta olmayan pandemi devreye girdi. Küresel ekonominin daha önce tanışmadığı dolayısıyla refleksinin olmadığı hem arz hem de talep taraflı bir krizin içine girdi. Üstelik arz ve talep tarafını da kapsayacak kadar geniş etkili bu ekonomik krizin nedeni ekonomik gerekçeler de değildi. Başta hizmet olmak üzere belli sektörlerin uzun süre kapalı kalması buna karşın gıda ve tıbbi ürünler gibi hayati önemi olan sektörlerde üretimlerin hızlı artışı sektörler arası asimetriyi daha da ivmelendirdi.

K BÜYÜME, SEKTÖREL AYRIŞMA
Farkındayım, uzunca bir giriş yaptım.
Amacım şu tespiti yapmaktı. Yıl içindeki toparlanmalar, daha doğrusu büyümeler genellikle 'K' formunda oluyor. Bu yüzden büyümelerin istihdama yansımaları da farklılaşabiliyor.
Yani yüksek büyüme oranları paralel düzeyde istihdam yaratamayabiliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun Temmuz ayı işgücü verilerinden de anlayabiliyoruz bu gerçeği. Bir süredir olduğu gibi Temmuz ayında da istihdam oranı sadece yüzde 0.2 oranında artmış. Buna karşın yarım milyon civarı çalışan ise işini kaybederek işsizler sınıfına dahil olmuş. Yüzde 1.4 oranında artışla işsizlik yüzde 12'ye yükselmiş. Bu rakamların ortaya çıkmasında en etkin rolü oynayan değişken 'işgücüne katılım oranı'. Çünkü işgücü nüfusu önce katılım oranına bölünüyor ve çıkan rakamdan istihdam edilenlerin sayısı arındırılarak işsiz sayısı bulunuyor.

İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI
TÜİK'in açıkladığı son verileri örnek olarak verirsek; işgücü nüfusu 63.74 milyon kişi. Bunların yüzde 51.2'i işgücüne katılıyor. 63.7 milyonun yüzde 51.2'si ise 32.6 milyon kişiye denk geliyor. Ekonomi 28.7 milyon istihdam yarattığı için 32.6 milyondan bu değeri çıkardığımızda ise 3.9 milyon düzeyinde işsizler sayısına ulaşıyoruz. 3.9 milyon işsizi 32.6 milyon işgücüne oranlayınca da yüzde 12 işsizlik oranı karşımıza çıkıyor. Örneğin Brezilya'da işsizlik oranı yüzde 14.1 düzeyinde.
Yani bizden yüksek... Ama orada işgücüne katılım oranı yüzde 57'de... Eğer bizde de işgücüne katılım oranı yüzde 57 olsaydı işsizlik rakamı yüzde 21'e çıkacaktı.
İşgücü kalitesini değerlendirirken dikkate aldığımız bir gösterge de tarım dışı işsizlik oranı. Malum tarımda mevsimsellik çok etkili... Aynı zamanda kayıtdışı olabiliyor. Tarım dışındaki sektörlerdeki işsizlik oranı iki ay önce yüzde 13.9'a çıkmış. Genç nüfustaki işsizlik de yüzde 23.1'e gelmiş.
İkinci çeyrekte gelen güçlü büyümenin sonrasında üçüncü çeyrekte de yüzde 3-4 civarında bir büyüme rakamına ulaşabilir Türkiye ekonomisi. Umarız bunun işgücü piyasasına yansıması da olumlu olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.