Geçen hafta FED'in kritik toplantısından sonra çıkan kararlarla piyasalar rahatlamıştı. Özellikle varlık alım miktarının azalmasına yönelik somut planın duyurulması olumlu algılanmıştı. Yani 2013 yılındaki şok yaşanmayacaktı piyasalarca. Rahatlama sağlayan diğer bir gelişme de Powell'ın enflasyonun geçici olduğu vurgusunu bir kez daha yapmış olmasıydı.
Ancak bu hafta başında ne olduysa piyasa aktörleri fikir değiştirdiler. Şahinleşmemiş bir FED algısından "eyvah FED şahinleşmiş" algısına geçiş yaptılar.
TAHVİLLERİN TEPKİSİ
Toplantı sonrası paylaşılan tahminler içinde yer alan "nokta grafikte" gelecek yıl için 6 üyenin bir kez, 3 üyenin de 2 kez faiz artırılmalı yönünde görüş verdiklerini gözlemlemiştik.
Bir önceki tahminde 5 üye bir yani 25 baz puan, 2 üye ise iki kez 25 baz puan faiz artırımından yanalardı.
Sadece 5 kişiye bir kişi, 3 kişiye de bir kişi eklendi.
Toplam 7 üye faiz artırımı isterken son toplantıda bu sayı 9'a çıktı.
2022'nin ikinci çeyreğinde ya da varlık alım programının yıl ortasında sonlanmasının akabinde birinci, sonrasında da ikinci faiz artırımı gelir ve federal fonlama oranı 0-0,25'den 0,50-0,75 aralığına çekilir senaryosu şu günlerde ağır basmaya başladı. Zaten tahvil piyasasında bu senaryonun fiyatlaması zaman kaybetmeden yapılıyor.
10 yıl vadeli ABD tahvili faiz oranı yüzde 1,3'lerden yüzde 1,5'ların üzerine geldi.
Dolar Endeksi 91'lerden 93'lere çıktı. Geçen yıl Mart ayında pandeminin başlamasıyla endeks 100,878 seviyesine kadar tırmanmıştı.
FED'in hızlı aksiyonu ve dolar musluklarını sonuna kadar açmasıyla piyasalar sakinleşmiş ve endeks Ağustos ayında 92'ye kadar inmiş ve oralarda hafif yataylaşmıştı. En düşük seviyeye de bu yılın Ocak ve Mayıs aylarında 89 ile ulaşmıştı.
Benzer resmi 10 yıllık ABD tahvillerinde de görüyoruz.
Pandemi öncesi son 3-4 ayda faiz oranı yüzde 1,85-1,89 düzeylerinde dar bant içinde dalgalanıyordu.
Pandeminin başlaması ve FED'in devreye girmesi ile yüzde 0,56'ya kadar düştü. Enflasyonun belirgin bir şekilde yükselmesi ve büyüme hızının momentum kazanmasıyla bu yılın Mart ayında yüzde 1,7086'ye kadar yükseldi.
Tabi senaryo aynıydı...
Ekonomi ısınıyor, enflasyon Powell'ın dediği gibi geçici değil, aynı zamanda aşırı likidite varlık ve konut fiyatlarını şişiriyor ve finansal istikrarı tehdit ediyor, dolayısıyla bu koşulların oluşması sonucunda FED şahinleşir algısı ile 10 yıllık ABD tahvillerinin faiz oranı yüzde 1,70'leri bulmuştu.
YİNE AYNI SENARYO
Daha sonra FED'in açıklamaları, detaylı toplantı tutanakları halen güvercin tonun devam ettiğini ortaya koydu. Bunun üzerine piyasalar yine pardon biz yanlış algılamışız dediler.
Şimdi bir kez daha aynı senaryo devreye girdi. Piyasalar tıpatıp aynı reaksiyonları veriyor. 10 yıllıklar yüzde 1,50'leri aştı, Dolar Endeksi de 93'lerde. Bakalım hareket devam edecek mi yoksa pardon mu diyecekler?
Bu gelgitlerde değişen sadece kurlar olmuyor.
Tüm piyasalar türbülansa giriyor. Hisse senetleri değer kaybediyor, ülkelerin döviz cinsinden borçlanmalarının marjinal maliyeti artıyor, altın değer kaybediyor. Kısacası piyasa dengesi geçici de olsa bozuluyor. İşte aşırı likiditenin de bu olumsuz yanı var. Piyasalardaki oynaklığı makul seviyelerin oldukça dışına çıkarıyor.