• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
TL’nin reel getirisi CAHİT SÖNMEZ

TL’nin reel getirisi

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Kasım 2021, 21:29

Tasarruf sahipleri ekonomik koşullara ve piyasa konjonktürüne göre tasarruf araçları seçmeye çalışırlar.
Tercihte en önemli belirleyicilerden birisi de ileriye yönelik beklentilerdir ki bu da ekonomiye duydukları güven ile şekilleniyor. Son yıllarda tasarruf sahiplerinin TL'den öte döviz ve altına aynı zamanda bunlara dayalı finansal araçlara yöneldiğini görüyoruz. Bu yönelim yüzünden döviz mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı böylece yüzde 50'nin üzerine çıktı. TÜİK'in Ekim ayı "Finansal Araçların Reel Getirileri" çalışması gerçekten üzerinde durulması gereken bulgular içeriyor. Tahmin edeceğiniz gibi TL enstrümanlarının enflasyon sonrası getirileri Merkez Bankası'nın 200 baz puanlık faiz indirimi sonrasında negatif seviyelere gerilemiş. Oysa politika faiz oranının yüzde 19 seviyesinde bir süre korunması finansal araçlar arasında kısmen denge sağlamıştı.
Ekim ayında TL mevduatlarının manşet enflasyon arındırıldıktan sonra getirisi yüzde -1,73 olmuş. Maliyet enflasyonu çıkarıldığında getiri yüzde -3,86'ya kadar iniyor.

TAHVİLLERİN DEĞERİ DÜŞÜYOR
Mevduat faizlerinde bankalar Merkez Bankası'nın politika faiz kararına hızlı tepki veriyorlar. Çünkü Merkez Bankası'nın aşağı çektiği orandan para bulmak varken neden tasarruf sahiplerinden daha yüksek bedelle kaynak temin etsinler ki? Buna karşın kredi tarafında risk faktörü devreye girdiğinden Merkez'i takip etmedikleri gibi artan risk algısı doğrultusunda kredi faiz oranlarını yükseltebiliyorlar.
Tabi özel bankalardan bahsediyorum.
Aynı şekilde devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) olarak tanımladığımız devlet tahvili ve bonolarının faiz oranları da artan risk yüzünden ikincil piyasada yükseliyor. 21 Ekim'de PPK faiz indirimine gitmeden önce 2 yıllık tahvil faiz oranı yüzde 17,84'den faiz indirimi sonrasında yüzde 18,37'ye çıkmış.
5 ve 10 yıllık tahvillerde de benzer durum söz konusu. 5 yıllık tahviller yüzde 19,42'den yüzde 19,96'ya, 10 yıllıklar ise yüzde 17,28'den yüzde 20,33'e kadar yükselmiş.
Riske bağlı artan faiz oranları karşısında tahvillerin piyasa değerleri düştüğünden reel getiriler de negatif seviyelere iniyor. Nitekim geçen ay tahvil ve bonoların TÜFE sonrası getirileri yüzde -3,12, Yi-ÜFE'ye göre de yüzde -5,74 düzeyinde gerçekleşmiş.

FAİZ İNDİRİMLERİ GELEBİLİR
Buna karşın doların enflasyon arındırıldıktan sonra getirisi yani reel getirisi yüzde +4,71 olmuş. 3 aylık süreçte de artı reel getiri sağlayan tek yatırım aracı konumunda dolar. Doları aylık reel getiride yüzde 4,37 ile altın izlemiş. Altın fiyatlarında ve getirilerindeki son aylardaki artışı sadece Merkez Bankası'nın faiz indirimine bağlayamayız.
Malum dünyada da dolar ons fiyatı beklentilerin üzerinde yükseliyor.
Bu perşembe PPK'nın Kasım toplantısı var. Hem son toplantı sonrasında hem de Enflasyon Raporunda bu yıl içinde "sınırlı faiz indirimi" alanının olduğunu vurgulamıştı Merkez Bankası. Bu demektir ki son iki toplantıda da faiz indirimi gelebilir. Kurlardaki artıştan piyasaların faiz indirim beklentisini hali hazırda fiyatlamaya devam ettiklerini görüyoruz. Eskiden yatay seyri sonrası kısa süre bir gelişme fiyatlanır ve yeniden stabil bir trend olurdu. Ancak son iki aydır süre giden bir fiyatlama politikasına tanık oluyoruz.
Aslında politika mı yoksa belirsizliğin yarattığı piyasa aktörleri üzerinde bir şaşkınlık mı belli değil açıkçası. Şu gerçeğin altını çizelim.
Merkez Bankası'nın yüksek faiz düşük kur sarmalına girmesini isteyen ve bekleyen yok.
Sadece mevcut koşulların zorunlu kıldığı rasyonel politikaların uygulanması gerekiyor.
Kurları bu şekilde yukarı çekerek cari açığı azaltmaya çalışmak geçici bir çözüm olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.