Hani hiçbir şeye halin yoktur bazen; ne kendine katlanabilirsin, ne bir başkasına... İster 'depresyon' de bu duruma, istersen gönül yorgunluğu... Ama en güzel tarifi bir arkadaşım yaptı geçenlerde. Hiç kimseye ve hiçbir şeye bulaşmadan yaşayıp gitme halini "Ölü taklidi yapıyorum" cümlesiyle özetledi.
Ölü taklidi yapalım. yapalım da nereye kadar? Çocuklar, iş hayatı, ev sorumlulukları derken "Depresyondayım" deyip burnumuzu yorganın altına gömmek bile lüks!
Neyse ki "İyi olacak hastanın ayağına doktor gelirmiş" misali, Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Veysi Çeri'nin Twitter paylaşımı düşüverdi önüme. "Psikiyatristler sadece ilaç yazıyor' diyenler için bir görüşme sonrasında verdiğim önerilerin özetini bırakıyorum demiş ve sıralamış:
1. Yürüyüş-Her gün bir saat
2. Sosyal etkileşim
3. Müzik ve sanatsal etkinlikler
4. Meditasyon etkinlikleri
5. Doğada bulunmak
6. İlaçların düzenli kullanımı
7. Rutin oluşturmak ve buna uymak
8. Bilişsel egzersizler
Alın size doktor reçetesi!
Öneri listesi deyip geçmeyin, bizzat kendisi eklemiş "Psikoeğitim ve yaşam tarzı değişikliği birçok psikiyatrik hastalıkta ilk ve en önemli tedavi yöntemidir" diye. Şu ilk maddedeki yürüyüş önerisini de açalım biraz. Eskilerin "Dışarı çık, açılırsın" sözünü günümüzde bilim de destekliyor. Doç. Dr. Çeri, "Yürüyüşün depresyon için faydalı olduğuna dair elimizde kanıtlar var" diyor.
Yeni Asır televizyonunda yıllarca birlikte program sunduğum değerli büyüğüm Psikiyatri Uzmanı Dr. Hüsnü Uçar da hep söylerdi "Spor yapmak, beden kadar ruha da şifa verir" diye... Uzun lafın kısası; yürüyelim arkadaşlar! Hatta mümkünse, bu yürüyüşlere şu tabletiyle yapışık yaşayan evdeki küçük insanları da dahil edelim. Müziğe, sanata, edebiyata daha çok yer açalım hayatlarımızda. Yeni rutinler oluşturup, bunları uygulayalım. Yeni bilgiler öğrenip, yeni yollar keşfedelim. Vaktiniz olursa, bu sözünü ettiğim paylaşımın altındaki yorumları da okuyun derim. Aklı başında katkılar kadar, akla zarar yorumlar da var. Neyse, ne diyorduk biz: Yürüyelim arkadaşlar!