Filiz İçke Önal

Aslında tek tek hepimiz iyiyiz!

Her çocuğun üç ebeveyni vardır:
Annesi, babası, anne ve babası arasındaki ilişki... Bu sonuncusuna "Üçüncü ebeveyn" deniliyor ve çocuğun gelişiminde en az anne ve baba figürü kadar önemli olduğu vurgulanıyor. Üçüncü ebeveyn kavramının isim babası Dr. Bryan Norton. Pek çok bilimsel çalışmaya konu olmaya da devam ediyor.
Tek başına birer pırlanta (!) gibi olan anne ve baba, evliliğin içinde birbirleri için çekilmez/katlanılması güç/korkunç birer insana dönüştüğünde, bu üçüncü ebeveynin en kötü versiyonu ortaya çıkıyor ve bu durumdan aslan payını da çocuk/ çocuklar alıyor kuşkusuz.

DİKEN ÜSTÜ DENGELER
Çok çok kötü, neden sürdürüldüğü bile anlaşılamayan, sevginin saygının çoktan ortamı terk ettiği berbat evlilikler değil kast ettiğim. Vitrinde normal (!) duran ama tüm dengelerin diken üstü kurulduğu, yüzlerin çok da gülmediği, sonu gelmeyen güç savaşlarının yıprattığı evlilikler de hayli fazla günümüzde. Ya da evlilikle de sınırlandırmayalım, çünkü ebeveynlik boşanma sonrası da devam ediyor ve evliliği bile bitiren güç savaşları boşanma sonrasında da bitmiyor!
Bu savaşların en büyük kaybedeni de maalesef çocuklar. Anneye veya babaya duyulan öfke, yaşanan hayal kırıklığı, artan kaygılar ders başarısından okul uyumuna, akran ilişkilerinden fiziksel gelişimine kadar çocuğun hayatının her alanını etkiliyor.

KALP KENDİNDEN YANA
Karısıyla/kocası ile bitimsiz bir güç savaşı içine girip, hayat motivasyonunu "Görürsün sen", "En çok ben haklıyım" noktasında sürdüren hiçbir ebeveyn, yolun bir yerinde bu bilgiyle karşılaştığında "Aa madem öyle, hemen düzelteyim kendimi!
Çocuğuma daha fazla zarar vermeyeyim" demeyecek elbette. Ne yazık ki!!!
Ne de olsa, kalp kendinden yana! Ego daima haklı! İç ses sürekli tekrar ediyor:
Yaptım ama sor bi' niye yaptım!
Ama yazının başına dönersek, en kıymetlilerimiz olan çocuklarımızı yetiştiren o üçüncü ebeveyni de dizginlemek/terbiye etmek, bir noktadan sonra farz oluyor.
Çünkü o kötü olursa, çocuk da kötü etkileniyor, kötü hissediyor. Öyleyse egoyu susturup haklılığı değil, mutluluğu öncelemek gerekiyor. Kendimize ve çocuğumuza karşı sorumluluğumuz gereği; akılla, vicdanla, sağduyuyla...

Bu savaşın galibi yok

Uzman Psikolog Kaan Üçyıldız, evlilikte temel sorunun güç savaşı olduğuna dikkat çekiyor ve "Ben haklıyım, senin hatan, ben ne dersem o' söylemlerini evliliğinizde sıklıkla söylüyor/duyuyorsanız dikkat" diyor ve şöyle devam ediyor:
Çiftler zaman içinde evliliklerini bir güç gösterisi haline dönüştürebilir. Haksızı aramak, sorunu çözmekten daha çok, haklı olduğunu kanıtlamaya çalışmak evliliği yıpratır. Evlilikte güçlü ve haklı olmak için yapılan davranışların yarısı mutlu olmak ve mutlu etmek için yapılabilse, her şey çok daha sağlıklı olabilir. Çünkü sağlıksız ilişkilerin bir kazananı değil, iki kaybedeni vardır. Eşler birbirini rakip olarak değil, aynı takımın üyeleri olarak görmelidir.

ÇÖZÜME ODAKLANIN
Evlilikteki güç savaşının en önemli göstergesi sürekli eleştiri ve suçlama olmasıdır. Suçlamanın nedeni ilişkideki kontrolü ele geçirmeye çalışmak, eleştirinin nedeni ise eşi yönetmek istemektir.
Fakat bu sağlıksız bir durumdur.
Oysa evlilik, bir olabilmektir. Çiftler haklı çıkmaya çalışmaktan ziyade çözüm odaklı olmalı, birbirlerini suçlamadan sorunu nasıl ortadan kaldırabileceklerine dair adımlar atmalıdır.

BEN+SEN=BİZ
Evlilik biz olabilmekken, ben söylemleri içermemelidir. Çiftler ne yapacaklarını, nasıl çözüm bulacaklarını birbirlerine rahatlıkla aktarabilmeli ve anlayışla dillenmelidir. İstekler, ihtiyaçlar ortak şekilde çözüme kavuşturulmalı, her iki bireyin de talepleri önemsenmelidir.
Buraya kadar okuduklarınız, evlilikte güç savaşının anlamsızlığı konusunda sizi ikna edemediyse, son bir gayretle Psikolog Kaan Üçyıldız'ın şu cümlesini aktarıp konuyu noktalayayım: Evliliğinizde haklıyı ve haksızı arıyorsanız, henüz evliliği tanımamışsınızdır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.