Başlıktaki kelimeler bir kitap adı. Kubbealtı Lugatı'nda "Alp Eren" şöyle tanımlanmış: "Eski Türkler'de hem cesur, bahadır, savaşçı hem de manevi bir hüviyete sahip kimse; İslamiyet'in kabulünden sonra hak dini yaymak için sınır boylarında gaza eden dervişler." Evet Yusuf Ömürlü (1936-2020) Türk Musikisinin öğretilmesi ve tanıtılmasında cesur bir savaşçıydı. Hak dini yaymak için sınır boylarında vuruşan gazi dervişler gibi musikimiz uğrunda gayret gösterdi.
Torunu İ. Melik Uyar, bir yüksek lisans tezi olarak Yusuf Ömürlü'nün "Hayatı, Eserleri ve Tasavvuf Musikisine Katkıları"nı inceledi, böylece adı geçen kitap ortaya çıktı (Nefes yayını).
ÇALIŞMALARI VE ESERLERİ
Yüksek mimar ve musikişinas Yusuf Ömürlü, bütün hayatını Klasik Türk Musikisi ve Türk Din Musikisine hizmetle geçirdi. Yetiştirdiği talebeleri ve ortaya koyduğu yayınlarla musikimiz, dolayısıyla kültürümüz bir ivme kazandı. Neşrettiği nota kitaplarıyla, öğrencileriyle, verdiği eserlerle ve bunların dışında zikir çalışmalarıyla hem musikimizin, hem de tasavvuf kültürünün korunmasında ve gelecek nesillere aktarılmasında kendisinin önemli katkıları olduğu görülür.
Nota bulmanıadeta imkansız olduğu dönemlerde Klasik Türk Musikisi ve Tasavvuf Musikisine ait değerli eserlerin notalarını yazmaya ve yayınlamaya ağırlık verdi. Ilahiyat-ı Ken'an, Rahmet Peygamberine İlahiler ve dokuz cilt halinde yayımlanan Türk Musikisi Klasikleri İlahiler isimli yayınları önemlidir. Konusundaki en hacimli çalışma olma özelliğini koruyan bu sonuncu yayın toplam 1008 adet ilahinin notasını ihtiva eder.
Yusuf Ömürlü, Kubbealtı Musiki Enstitüsü çatısı altında 42 yıl boyunca yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Bu talebeleri devlet korolarında ve radyolarda olduğu kadar özel çalışmalarıyla da Türk ve tasavvuf musikisine hizmet ettiler.
Yusuf Ömürlü 1959 yılında düzenlenen Şeb-i Arus törenlerine ayinhan olarak katıldı. Ayrıca geleneğin kaybolmaması adına yapılan Rifai Kıyam Kelime-i Tevhidi zikir usulü çalışmalarında da zakir ve zakirbaşı olarak bulundu. Böylece Rifai Kıyam Kelime-i Tevhidi zikir usulü, 1925 yılında icra edilen şekliyle yeniden canlandı.
İNANCIN GÜCÜ
Yusuf Ömürlü'nin hayatınfa iki önemli kırılma noktası dikkati çeker. İlki mütefekkir-yazar Samiha Ayverdi ile karşılaşmasıdır. 23 yaşındaki bu genç insan böylece tasavvuf neşvesi ve ahlakını edinmeye başlar. Ayrıca bu yeni çevrede kültürümüzde musikinin yerini ve önemini kavrar. Klasik ve Türk Din Musikisinin engin deryasına dalma şansını elde eder.
Yusuf Hoca'nın, Samiha Ayverdi'den aldığı tasavvuf neşvesini öğrencilerine de aktardığı görülür. Öyle ki talebeleri ondan sadece musikiyi değil; hali ve tavrıyla tasavvufu da öğrenmişlerdir.
Ömürlü'nin hayatında ikinci kırılma noktası, en verimli çağında 39 yaşında geçirdiği ani beyin kanaması sonucu, sağ tarafının tamamen felç olması ve konuşma melekesinin kaybolmasıdır. O, sağlam inancı ve çevresinin desteğiyle yavaş yavaş konuşmaya, yürümeye ve sol elini kullanmaya başladı. Bundan sonra nota yazımı ve musiki hocalığına verimli şekilde devam etti. Hatta bu ağır hastalığı, musiki ile daha çok meşgul olmasına imkan sağladığı için şükür sebebi saydı.