30 Ağustos, sadece bir milletin siyasi kaderinin yeniden yazıldığı, varlığının yeniden kabullenildiği muazzam bir zafer değil, aynı zamanda bir ruhtur. Her başımız sıkıştığında, muhtaç olduğumuz bir ruh. Ülkemiz üzerine oynanan oyunlara karşı güç ve iman tazeleyeceğimiz bir ruh hem de... 30 Ağustos, baştan sona askeri bir zafer mutlaka ama; sivil desteği olmaksızın bir zaferin kazanılamayacağı ve kazanılmadığı da bilinmeli. Önceki akşam, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'in evsahipliğinde, Merkez orduevinde yapılan resepsiyonda işte hep bu sözleri düşündüm. Her ne kadar, genel başkanların programları gerekçesiyle bulunamaması ve katılımın düşük profilde olduğu dikkatimi çekse de; ne seçim ne referandum; böylesine kutsal ve büyük bir bayramı; evinde kutlamak kadar insanı coşturan bir başka duygu düşünemiyorum. Hep dedik; asker-sivil elele bu büyük Türkiye yaratıldı. Kim ne derse desin; benim bu güzel ülkenin yarınlarıyla ilgili hiçbir endişem yok. Çünkü biliyorum ki; muhtaç olduğu kudret; damarlarındaki asil kanda mevcuttur...
AYDIN VE İZMİR
Bu duygu ve düşünce içinde Ankara'dayken, öğlen saatlerinde Aydın büromuzdan aldığım haber ziyadesiyle canımı sıkmaya yetti. Böylesine büyük bir bayramın, hayret edilecek bir düşüncesizlikle gölgelenmeye çalışılmasına anlam vermem mümkün değil. CHP Aydın milletvekili Fatih Atay'ın, devlet protokolünü bir yana bırakın; bayram günü sergilediği "kişisel" tavrı, bu güzel bayramda; CHP'li Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun bile "başını önüne eğdirmekten (fotoğraflarda ve görüntülerde Özlem Hanım'ın rahatsızlığı ve sıkıntısı o kadar açık ki; nitekim olay sonrasında Vali Coş'tan bizzat özür dileyerek nezaketini gösterdi)" alıkoyamadı. Vali Bey ile ilgili rahatsızlığınız olabilir, bu rahatsızlığınız siyasi de olabilir. Ama bunun yeri; 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın kutlandığı tören alanı değildir. Daha önce de yaptığınız gibi basın toplantısı düzenler, düşüncelerinizi ifade edersiniz veya gidip mahkemeye dava açarsınız. Birbirine ördek diyerek, padişah diyerek ne tür bir siyaset yapıldığı düşünülüyor ki? Seviye deseniz... Tek cümleyle "Hadi canım sen de..."
Bu yıl kapılarını 79. kez açan ve coşkuyla geçen İzmir Enternasyonel Fuarı'nın açılış günü yaşananların, bundan farkı var mı peki? Hayır tişörtü giyip bir parti propagandası yapan ve yuh sesleriyle devletin bir bakanını protesto edenler kimlerdi peki? Başkan Aziz Kocaoğlu, kendisine çok yakışan bir tavır sergiledi ve kürsüye çıkarak; bu kişilerin ne CHP'li ne de İzmirli olamayacağını söyledi. Bununla da kalmadı; orada yapılan tüm hakaret ve protestoları kendisine yapılmış kabul ettiğini söyleyip; binlerce kez bakandan özür diledi. Aslında; bu konuda en güzel yorumu; üstad Yılmaz Karakoyunlu, 30 Ağustos'taki yazısında yaptı. Ben, izniyle küçük bir ekleme yaparak Aydın'daki olayla birleştirip tekrarlayacağım; "Bu iki ayıp da ne Aydın'a ne de İzmir'e mal edilemez, küçük bir gruba veya kişiye aittir. Ama; maalesef bütün Türkiye'ye izlettirilmiştir." Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Güzel ülkemin güzel insanları bu güzel günü, bütün anlamıyla yaşamayı çoktan hak ediyor...
İZRAY ve tarihi gün
Türk'ün en büyük bayramının yaşandığı gün; İzmir de en tarihi günlerinden birini daha yaşadı. Kentin kuzeyiyle güneyini birbirine bağlayan 80 kilometrelik Aliağa-Menderes hızlı tren "İZRAY"ın 22 kilometrelik bölümü hizmete girdi. Yerel ve genel yönetimlerin en büyük işbirliklerinden bir örnek. Ulaştırma Bakanlığı, TCDD ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin birlikte hayata geçirdiği bu projenin yılda 200 milyon yolcu taşıyacağı hesaplanıyor. Havaalanını şehre bağlayan raylı sistem aynı zamanda bu uzunluk ve kapasitedeki ilk raylı sistem. İzmir'in hem Aliağa hem de Torbalı sanayi bölgesini birbirine bağlayacak. Darısı, metronun başına. Başkan Kocaoğlu, söz verdiği altgeçitleri de tamamladığında proje kelimenin tam anlamıyla; "İzmir'i uçuracak."
Emeği geçen herkese teşekkür borçluyuz. Burada, siyaset bir yana, halka hizmet hedeflendiğinde nasıl güzel işler çıktığına tanık olduk. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile birlikte bu özel günde, sıkışık programlarına rağmen birlikte bu tarihi günde İzmirdeydiler. Biraz önce de söyledim; bugün Dünya Barış Günü. Siyasetin zemini, kavga değildir. Usul, esastan önce gelir. Usule aykırı olan, esastan da kaybeder. Bırakın artık kavgayı da; böyle güzel örneklerle halk kazansın...