• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ŞEBNEM BURSALI

Devlet terbiyesi...

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08 Şubat 2017, 21:10

Salı günleri Ankara'nın, hele ki Meclis'in gündemi hareketlidir, renklidir.
Dünkü mesaj trafiği ise öncekilerden bir hayli farklıydı.
Referandum takvimi belli olmadan önceki, liderlerin son mesajlarını verecekleri parti grup toplantıları vardı ve nitekim beklendiği gibi öncekilerden farklı bir tonda ve netlikte mesajlar verildi. Sabah ilk grup toplantısını yapan MHP lideri Devlet Bahçeli; son yılların en vurgulu ve en tarihi konuşmalarından birisini yaptı. Referandumda neden 'evet' diyeceklerini gerekçelendirdiği argümanların sağlamlığı kadar, 'hayır' diyen siyasi ve belli gruplara yönelik sözleri idi bu konuşmayı tarihi hale getiren.
Ben bu noktada küçük bir virgül koyup diğer konuşmalarla ilgili yorumun ardından MHP'ye çok özel bir parantez açmak istiyorum izninizle...
Günün ikinci mesajlı Başbakan Binali Yıldırım'dan geldi. Hayır diyen siyasi cephenin, ülkeyi bölmek isteyen PKK ve FETÖ terör örgütleri ile aynı tarafta olduğunu hatırlatan Başbakan, halkın onayına gitmeye hazırlanan sistem değişikliğinin siyasi ve ekonomik istikrarı sağlayacağı vurgusunu yaptı. Günün 3.
Grup toplantısında CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun hedefinde 'Evet'çiler ve ağırlıklı olarak MHP vardı ve anayasa değişikliğinde son sözü milletin söylemesinden neredeyse rahatsız olduğunu ima etti.

Cumhuriyet için evet diyen Bahçeli

Ve gelelim MHP'nin bu süreçteki rol ve önemine...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaşamının neredeyse 4'te 3'ünü aktif siyasette geçirmiş, akademisyen kökenli bir lider. Rahmetli Alparslan Türkeş'in liderliği sürecinde de onunla en yakın çalışmış az sayıdaki isimden biri. Ve uzun süredir genel başkanı olduğu partisini yönetirken, en başından bu yana partisinden ve kendi siyasi geleceğinden çok ülkesini ve milletini düşündüğünü ve bu sorumlulukla hareket ettiğini defalarca ispat etti. Bakınız; 367 garabeti ve türban yasağının kaldırılması sürecinde kilidi açan parti konumunda idi. Hükümetin yürüttüğü Güneydoğu açılımı sürecinde çekincelerini söyledi, uyarılarını yaptı ama parti tabanının hiçbir zaman sokakta taşkınlık yapmasına izin vermedi.
1 Haziran seçimlerinden sonra CHP'nin kendisine yaptığı "Başbakan sen ol, HDP destekli koalisyon kuralım" teklifini bir nefes bile almadan reddetti. FETÖ konusunda en başından bu yana şahsının ve partisinin durduğu mesafe ortada iken partisi içine sızan FETÖ desteklilerin liderlik arayışlarını en sert ve en net biçimde püskürttü. 15 Temmuz gecesinde bizzat Başbakan Yıldırım'ı ilk arayarak bu bölücü terör girişimine karşı hükümetin yanında olduklarını ilan eden ve kamuoyuna ilk açıklamayı yaparak en sert biçimde MHP'nin devletin ve milletin yanında olduğunu söyleyen de yine Bahçeli oldu. Gelinen son süreçte, Anayasa değişikliğinin fiili bir sürecin hukuki bir zemine oturtulmak anlamına geldiğini ve devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda partisinin tartışmasız ve tereddütsüz bu yönde tavır alacağını belirterek ve bundan asla taviz vermeyerek liderliğini bir kez daha gösterdi.
Sizlere bu hatırlatmaları yaparken Bahçeli'nin 'partimden önce devletim ve milletim' prensibinin ve bu süreçteki tutumunun ne kadar önemli olduğunu ileride tarihin çok daha anlamlı yazacağını da söylemek isterim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.