Türkiye, tarihinin en önemli seçimlerinden birisini yaptı. Seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu seçimle Türkiye'nin yönetim yapısı değişti. Tek partili dönemden sonra uygulamaya konulan parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçildi. Artık başbakanlık makamı yok, icraatın tümü, yürütmenin bütün yetkileri ve bütçe yapma hakkı Cumhurbaşkanı'nda.
Ekonomi ve piyasalar belirsizlikleri sevmez.
Seçimin sonuçlanması ile belirsizlik ortadan kalkınca piyasalar rahatladı.
Seçim sonrasında ortaya çıkan fırsat da burada. Hükümet ekonominin gazına değil artık frenine dokunarak yumuşak inişi yapabilir ve ekonomiyi toparlayabilir.
Bunu yaptığında kuru kontrol altına alması kolaylaşabilir. TL'nin değer kaybının durması hem özel sektördeki kanamayı durdurur hem de enflasyondaki işimizi kolaylaştırır. Zaten aşırı değer kaybeden TL'nin bu düşüşü durduğunda veya TL'de değerlenme başladığında ekonomi de toparlanıyor demektir.
OLUMLU GELİŞMELER
Bu arada son açıklanan büyüme ve kapasite kullanım oranlarında olumlu sinyaller gelmektedir. Geçen yılın son çeyreğinde yüzde 7.3 büyüme gösteren Türkiye ekonomisi, yılın tamamında da yüzde 7.4 büyüme performansına imza atmıştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ocak-Mart 2018 dönemine ilişkin ilk çeyrek verilerine göre Türkiye ekonomisi yüzde 7.4 büyüdü.
İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı, Haziran'da bir önceki aya göre 0.4 puan artarak yüzde 78.3 seviyesine yükseldi. Kapasite Kullanım Oranı, bir üretim biriminin belirli bir dönemde fiilen gerçekleştirdiği üretim miktarının fiziki olarak üretebileceği en yüksek miktara olan oranını gösterir.
DEĞER KAYBI DURMALI
Ekonomide işlerin toparlanmasının göstergesi döviz kurundaki artışın veya TL'nin dolara göre değer kaybının durdurulmasıdır. Son seçim döneminde TL'nin değer kaybı hızlandı ve yüzde 52.5'e ulaştı. Yeni dönemin en acil konusu da bu. Çünkü TL değer kaybettikçe, döviz yükseldikçe ekonomi kur riski artıyor. Şirketler yüksek döviz borçlusu.
Dövizdeki açık pozisyonları 223 milyar dolar. Kurdaki yüzde 10 reel ve kalıcı artış şirketlerin bilançosuna 22 milyar dolar kadar zarar veriyor.
Döviz kurunun kontrolü aynı zamanda enflasyonun kontrol altına alınması açısından zorunlu. Çünkü başta tarım ve sanayi sektörü olmak üzere girdilerin yarısı ithal. TL'nin aşırı değer kaybı enflasyonu aynı oranda yükseltici etki yapıyor.
EĞİTİM VE BİLİM ŞART
Türkiye'nin yapısal anlamda büyüyüp gelişmesi için, her alanda 4.0'a ulaşabilmesinin yolu bilimden geçmektedir.
Onun yolu da eğitimden geçiyor. O nedenle Türkiye'nin yapacağı yapısal reformların ilki eğitim reformu olmak zorundadır. Eğitim reformu ise öyle herkesin kendisine göre anladığı, yorumladığı bir şey değildir. Eğitimi sadece ve sadece bilimsel temele oturtmadan, bilim dışındaki bütün konuları okulların dışına çıkarmadan öteki alanlarda yol almak mümkün değildir. 21'inci yüzyılda artık ne biyolojik evrimi ne de sosyal ve kültürel evrimi reddetmek mümkündür.
SON SÖZ: Mustafa Kemal Atatürk, egemenliğin bir gün bilime geçeceği gerçeğini 90 yıl önce görmüş ve dile getirmiş: 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.'