31 Mart Yerel Seçimleri'nin ardından siyasette bir mazbata ve devir teslim merasimi furyası yaşanıyor bugünlerde.
Büyükşehirler, iller, ilçeler, beldeler, meclis üyeleri art arda mazbatalarını alarak 5 yıllık yeni dönem için kolları sıvıyorlar. Bir çeşit vira bismillah dönemi hakim anlayacağınız...
SİYASİ NEZAKET FARKI
Bu süreçte eski başkanların siyasi nezakete sahip olup olmadıkları kadar yeni seçilenlerin intikam duygusuyla hareket edip etmemeleri de yarışın sonunda ortaya nasıl bir tablo çıkacağını belirliyor. Kimi şehirlerde son derece centilmence yürüyor bu işler kimi şehirlerde ise deyim yerindeyse çirkefliğin dibine vuruluyor. Siyasi nezaketle gerçekleşen törenler orada bulunanların da sonradan o anları izleyenlerin de yüzlerinde tebessüm oluşturuyor. Daha birkaç gün önce kıyasıya mücadele eden iki rakibin birbirine çiçek vermesi, yeni döneminde ya da yeni görevinde başarılar dilemesi veya kazananın görevi devralacağı kişinin tecrübelerinden yararlanacağını söylemesi falan bunlar her ne kadar çoğu zaman lafta da kalsa hoş şeyler... Aynı zamanda da görevi bırakan kişinin hafızalara nasıl kazınacağını belirliyor.
DEVLET TERBİYESİ ÖNEMLİ
Bir de devlet terbiyesinin ve köklü devlet olmanın gereklerine uygun hareket etmek var ki o da ayrıca değerlendirilmeli bana göre. Çünkü bu kazanana da kaybedene de eşit mesafede olmayı, aynı nezaketi göstermeyi gerektiriyor. Kazanana da kaybedene de intikam ya da başka türlü duyguların etkisi altında yaklaşmamayı gerektiriyor. Devlet terbiyesi almak, aynı zamanda teamüllere uygun hareket etmek ve gereken durumlarda kötü sonuçlar ortaya çıkmasını engellemek adına inisiyatif almak da demek. Bunu yapan sıradan bir memur da olabilir, üst düzey bir devlet görevlisi de. Rütbesi ya da konumu ne olursa olsun 'insani' çerçevede hareket etmek günün sonunda her zaman kişiye de devlete artı olarak yazılıyor çünkü. Bütün bu saydıklarımı neden anlattığıma gelince... Tam da devlet terbiyesini ve devlet adına gerektiğinde 'insani' çerçevede inisiyatif alabilmenin farkını ortaya koyabilecek bir örnekten bahsetmek istiyorum.
ÖZLEM HANIM'IN HAKLILIĞI
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun mazbata aldığı törene ilişkin bir video dolanıyor her yerde.
Görevine yeniden seçilmesi nedeniyle mazbata alacağı törenin Aydın Adliye binasının yemekhanesinde gerçekleştiriliyor olmasına isyan ediyor Özlem Hanım. Sonuçta kentin yüzde 50'sinin oyunu, dolayısıyla güvenini alarak görevine üçüncü kez seçilmiş bir isimden bahsediyoruz.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, eleştirilecek yönleri de mutlaka olabilir, orası apayrı bir konu. Ama sözlerinde büyük bir haklılık payı olduğunu da inkar etmek mümkün değil. Kabul etmek lazım ki bir kentte vatandaşların takdirini 3'üncü döneminde alabiliyor olmak o kişinin görevini layığıyla yaptığını göstermesi açısından son derece önemli bir veri.
Çerçioğlu'na o mazbata yemekhanede değil de bir mahkeme salonunda da verilebilirdi mesela ya da mazbatayı takdim edecek hakimin odasında. Bu tarz çirkin bir görüntü ortaya çıkabileceğini gören bir devlet görevlisinin küçücük bir inisiyatifiyle değişebilirdi her şey.