Ortaya çıkan devlet krizi hem yargının hem de hükümetin doğru adımlarıyla çözüldü. Ancak buna rağmen olayın kendisine ait bazı sorunlar ortada olduğu gibi duruyor. Daha doğrusu olayın başından itibaren süre gelen tuhaflıklar devam ediyor. Hatırlayalım o tuhaflıkları: Polisler elde ettikleri belgeleri kendi amirlerinden önce savcılarla paylaşıyorlar. Savcılar yine aynı şekilde kendi amirlerinden habersiz yargı sürecini başlatıyorlar. Tuhaflık dizisi burada bitmiyor: MİT mensupları ifade davetine itiraz ediyorlar, ancak savcı mahkemenin itirazla ilgili vereceği kararı beklemeden MİT'çilerle ilgili yakalama kararı çıkartıyor. Bu son kararın olaydan rahatsızlığını belli eden hükümete bir meydan okuma olduğunu ise herkes anlıyor.
***
Gelişmelerin bir yerinde bir yandan yargının kendi iç denetim ve karar süreçleri işliyor ve savcı dosyadan uzaklaştırılıyor. Bu gelişmeden çok önce yürütme zaten elini çabuk tutuyor İstanbul Emniyeti'nin 3 baba polisini Ankara'ya tayin ediveriyor. Hükümetin ağır eli bu devlet krizini çözdü derken, Başsavcı Vekili Fikret Seçen bir açıklama yapıyor. Açıklamanın bir yerinde hükümetin siyasi tercihlerine karışmalarının söz konusu olamayacağı belirtilirken diğer bir yerinde tekrar başa dönülüyor ve görevden alınan savcının yaklaşımı aynen yansıtılıyor. Söylenen şey mealen şu: Biz yargı olarak bu açılan soruşturmada sözü edilen iddiaları ciddiye alıyoruz ve MİT'in kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak suç işlediklerini düşünüyoruz. Yani savcı Seçen, hükümete "Siz ne derseniz deyin biz bu dosyayı kapatmayacağız" diyor açıkça.
***
Bu son gelişme de şüphesiz tuhaf ama yine de bu tutumu da anlamak mümkün. Burada benim anlamadığım husus şu: Başsavcı Vekili Fikret Seçen ya da Başsavcılık, madem o savcının iddiasına sahip çıkmaya devam edecekler ve dosyayı kapatmayacaklar, o vakit söz konusu savcıyı niye dosyadan el çektirdiler?
Alın size bir orijinal soru daha: Başsavcı Vekili Seçen, Başbakan'ın MİT'e verdiği görevin ne olduğunu, sınırlarını, boyutlarını biliyor mu ki bu görevin dışına çıkılıp suç işlendiğini tespit ettiklerini söylüyor?
Sizin anlayacağınız tuhaflık devam ediyor.
Dün bir TV kanalında yargının bu son kararı Pakistan yargısı görüntüsüne neden oldu demiştim. Gerçekten Pakistan'ın öyle özel yetkili yargıçları var ki kafaları bozuldu mu bakanları görevlerinden alabilecek güçleri ve yetkileri var.
İşte ben bu benzetmeyi yaptıktan bir gün sonra, ajanslar Pakistan Anayasa Mahkemesi yargıçlarının Başbakan Gilani'yi, Cumhurbaşkanı Zerdari'yi mahkemeye vermediği için 6 ay hapisle cezalandıracaklarını duyuruyorlardı.
Benim hükümeti ikide birde uyarmamın sebebi bu işte.