• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

BİR ROMAN İKİ FİLM

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28 Ocak 2017, 17:43

Zülfü Livaneli'nin yeni yayınlanan romanı "Huzursuzluk"u daha kitapçıya uğramaya fırsat bulamadan bir arkadaşımız hediye etti ve ben iki günde bitirdim.
Şu kesin: Ben Livaneli'nin kalemini çok seviyorum, anlatımından zevk alıyorum, kitaplarını bir solukta okuyor ve ondan çok şey öğreniyorum.
Bu kez Harese'nin ne olduğunu, marulla şeytanın ilişkisini, Ezidiler'i, Melek Tavus'u, Güneş Tapınağı'nı öğrendim...
Uzaklarda bir kadın niye ağlıyor "İnsanlık ağacının kırılmış dalıyız biz" diyerek...
Hüseyin'in annesine son sözleri niye:
"Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın anne!"...
Merhamet keskin bir kılıç mı?
Merhamet, gösterenin kabzasından tuttuğu ama karşı tarafı yaralayan bir kılıç mı?
Merhamet de zulmün bir parçası mı?
Bir insan son nefesini verirken niye "Ben bir insandım" sözünü tekrar tekrar söyler?
Bu sorulara ben de yanıt bulmaya çalıştım kitabı okurken...

Bugüne kadar hiç görmediğim eski ve yeni Mardin'i yaşadım.
Kulaklarımdan bir türkü geldi geçti "Bu dünya bir penceredir / Her gelen baktı geçti" diye yankılanan.
Müslüman, Süryani, Yahudi, Mecusi, Zerdüşti, herkesin birbiriyle dost olduğu, ahbaplık ettiği, birbirinin kutsal günlerini kutladığı eski Mardin'le, bugünün IŞİD ve PKK korkusu içinde yaşayan ölü bir Mardin canlandı gözlerimde...

Livaneli'nin "Huzursuzluk" romanının kapağında yer alan, çok sevdiğim Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nun illüstrasyonu da beni ayrıca etkiledi...
Okuyun, siz de Meleknaz'ın öyküsüyle sarsılacaksınız...

ATA'NIN FİLMİ

Komedi izlemek beni rahatlatıyor.
Ama ben komedi izlerken çirkin suratlar görmek, midemi kaldıracak sözler, küfür üzerine kurulmuş espriler duymak istemiyorum.
Çocukluğumda Jerry Lewis - Dean Martin ikilisinin Canciğer Kardeşler'i; Louis De Funes, Fernandel, Toto, Lorel- Hardi filmleri beni eğlendirirdi.
Yıllar önce Hababam Sınıfı, Kemal Sunal, Şener Şen, Metin- Zeki filmleriyle tanışıp onlarla güldüm. Son yıllarda ise Necati Akpınar'ın yapımcılığını üstlendiği özellikle Ata Demirer filmleri beni eğlendiriyor.

Bu hafta sevdiğim Ata Demirer filmlerine bir yenisi eklendi. Sığacık'ta çekilen, naif, espri düzeyi yerinde, güzel sahnelerle dolu, insanı neşelendiren, içini açan, rahatlatan bir film. Hoşça vakit mi geçirmek istiyorsunuz, "Olanlar Oldu"ya gidin. Hiç olmazsa yüzünüzde bir tebessümle çıkacaksınız filmden...

JACKIE

43 Yaşında 35'inci ABD başkanı seçilen, 46 yaşında bir suikaste kurban giden John Fitzgerald "Jack" Kennedy'nin eşi Jacqueline Kennedy'nin adını taşıyan "Jackie" filmini sıkılarak izledim. Anlatımı, hele kasvetli müziği içimi daralttı. Psikolojik bir film. John F. Kennedy'nin öldürülmesinden sonra Jackie'nin (eşi Jacqueline Kennedy) geçirdiği dört günü özetliyor. Eleştirmenlerin methettikleri filmde Natalie Portman'ı da ödüller kazanabilecek bir performansta gördüğümü söyleyemem.
"Siyah Kuğu"daki Natalie bence çok farklıydı. John F. Kennedy öldürüldüğünde ben 17 yaşındaydım ve suikastten çok etkilenmiştim. Filme daha vizyona girdiği gün merakla gittim ve sadece sıkıldım.
Filmde olaylar tamamen Jacqueline Kennedy'nin gözünden işlenmiş.
Herhangi bir siyasi propaganda veya komplo teorileri yer almıyor.
Beğenenler de çıkacaktır tab

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.