• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Rekabetçi kur CAHİT SÖNMEZ

Rekabetçi kur

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Ekim 2021, 00:02

Uzun süredir ekonomi gündeminin ilk sırasında yer alıyor kur seviyeleri. Merkez Bankası'nın faiz kararları ve iletişim politikası gerçekten akılları biraz karıştırmış görünüyor.
Bazı sorular tam olarak yanıt bulamıyor.
Neden faizi aşağı çekti? Acaba Merkez Bankası kurların yükselişine göz yumuyor olabilir mi? sorusu daha doğrusu kuşkusu da hakim olmaya başladı. Yani rekabetçi kur ile ihracat için uygun iklim oluşturmak mı tercih ediliyor?
Bu varsayımdan hareket ederek rekabetçi kur konusunu biraz açalım.
Malum kurlar yükselince ihraç mallarının döviz cinsinden fiyatı gerilemiş oluyor. Bu durumda o ülke rakiplerine göre daha rekabetçi konuma geliyor.
Örneğin Türkiye'nin dolar TL kuru 7,44 iken 744 TL'ye ürettiği bir ithal malının döviz cinsinden fiyatı 100 dolara denk geliyor. Ancak kurlar 8,95 ile bugünkü seviyeye çıktığında aynı malın fiyatı 83 dolara geriliyor. Yani yüzde 20,48 oranında ucuzluyor. Uluslararası pazarda eski seviyenin altında fiyat sunan ihracatçılara göre daha rekabetçi konuma gelmiş oluyor yerli ihracatçılar. Tabi kur değişim sürecindeki enflasyon oranını göz ardı edersek bu sonuçlara ulaşmış oluyoruz. Özellikle son 5-6 yılı aldığımızdaki kur değişimlerinin enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleştiğini net bir şekilde izleyebiliyoruz.

ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEM
2015 ile 2016 yılları arasında dolar TL kur değişimi yüzde 20,9 seviyesinde.
2016-2017 arasında biraz dinlenmiş.
Dinlenmiş dediğime bakmayın, değişim yüzde 13'lerde. 2017 ile 2018 döneminde adeta acısını çıkarmış ve dolar yüzde 39,9 değer kazanmış. Sonraki değişimler yüzde 25 ve bu yılki ise şu ana kadar alırsak yüzde 20,29'larda bulunuyor.
Peki, kur bu denli rekabetçi hale gelirken ya da getirilirken ihracat ne olmuş.
Kurların yüzde 20,9 arttığı dönemde ihracat 143 milyar dolardan 142 milyar dolara inmiş. Kurlar yüzde 39,9 yukarı geldiğinde ihracat 156 milyar dolardan 177 milyar dolar yükselmiş. Artış oranı yüzde 13'lerde... 2019 yılını 180 milyar dolarla kapatan ihracat bir sonraki yılda 169 milyar dolara gerilemiş ki bu dönemdeki kur artışı yüzde 25 seviyesinde.
Haksızlık etmeyelim 2020 pandemi yılı olduğu için doğal olarak çok farklı verilerle karşılaşmıştık.
Görüldüğü gibi ihracat ile kurlar arasındaki korelasyonun geçerli olması o kadar basit olmuyor. Yani bir değil çok bilinmeyenli bir denklem aslında.

GECİKMELERE NEDEN OLUYOR
Bir ülke fiyat açısından rekabetçi konuma geldiğinde siparişler hemen o ülkeye kaymıyor. Mevcut sözleşmelerin varlığı, o ülke yerleşiklerinin tercihlerindeki değişim gibi faktörler zaman gecikmesine neden oluyor. Diğer bir faktör ise ihraç mallarının talep fiyat esnekliklerinin hangi seviyede olduğu ile ilgili. Eğer fiyat değişimine talep edilen miktar makul tepki veriyorsa yani esnekliği yüksek ise o zaman kurun açtığı rekabetçi alan değerlendirilebiliyor. Aksi takdirde ihracatçı firmaların kar marjları çok düşüyor hatta zarar yapabiliyorlar.
Daha da önemlisi ihracatçıların üretimde kullandıkları hammadde ve aramalların bir kısmı ithal. Sektörlere göre bu oran değişiyor ama genel konuşmak gerekirse hammaddelerin yüzde 40 kadarı ithal ediliyor. Bir gerçeğin de altını çizelim. İhracatımızda katma değeri yüksek ürünlerin ve yüksek teknolojili ürünlerin payı yetersiz olduğu için dış ticaret haddi 91,6 seviyesinde idi. 100'ün altında olması Türkiye'nin ucuza ihracat pahalıya ithalat yapması anlamına geliyor. Demek ki rekabetçi kur klişesi de pek işe yaramıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.