Öncelikle şu genel kabul görmüş yanlışı düzeltelim. Türkiye buğdayda ithalata bağımlı bir ülke değil! Tam aksine mevsimlik şartlara göre değişmekle birlikte ortalama 20 milyon ton buğday üretimi yapılıyor. Ve bu rakam Türkiye'nin kendi ihtiyacını rahatlıkla karşılamasına yetiyor. Şimdi burada iki temel soru var. Üretim daha da artırılmalı mı? İkincisi de madem kendine yeterli bir ülke, o zaman neden ithalat yoluna gidiliyor? Birinci sorunun cevabı çok açık.
Elbette artırılmalı. Zaten bunun gerçekleşebilmesi için her türlü potansiyel mevcut.
ÜRETİM DAHA DA ARTMALI - Nitekim, Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Başkanı Özkan Taşpınar, "15 yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanı, 7,2 milyon hektar civarına düştü. Ancak yeni çeşitlerin ıslahı, yetiştirme tekniklerindeki gelişmeler ile birim alandan elde edilen verim arttı. Ayrıca gelinen noktada nüfus artışı, göçmen nüfus, artan turist sayısı, dışarıya yapılan yardımlar ve coğrafyamızda yaşanan karışıklıklardan dolayı üretimden düşen ve Türkiye'den gelecek gıda ile beslenmek durumunda olanları göz önüne alırsak, tüketimin öngörülenin çok üzerinde olacağı sonucuna varıyoruz. Tohumluk miktarını da dikkate aldığımızda her yıl en az 18- 20 milyon ton buğday üretmek zorundayız. Bu konuda acilen yeni politikalar üretilmeye, uygulamaya konulmalı.
Üretim hızla artırılmalı" diyor.
İTHALAT KATMA DEĞER İÇİN - Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy ise, Türkiye'nin hububat başta olmak üzere buğdayda da dış ticaret fazlası verdiğini somut verilerle ortaya koyuyor. Ulusoy, "Stratejik açıdan önemi büyük olan buğdayın ekiminin desteklenmesini ve bu yöndeki çalışmaların hız kazanmasını istiyoruz. Buğdayda üretim miktarımızı önümüzdeki birkaç yıl içerisinde mevcudun en az yüzde 25'i kadar yükseltmeliyiz" diye konuşuyor.
Bu arada ithalatın iki sebeple yapıldığını belirten Ulusoy, yarı mamul veya mamul madde ihracatı dolayısıyla DİR (Dahilde İşleme Rejimi) kapsamında un ve unlu mamuller ihracatı karşılığı gümrüksüz buğday ithalatında bulunduklarını vurguluyor. Diğeri de kalite amaçlı ithalat şeklinde ifade ediliyor.
TÜRKİYE İHRACAT ŞAMPİYONU - TUSAF Başkanı Ulusoy, son olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: "İşte bu çerçevede sanayicilerimiz 160'tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Öyle ki dünya nüfusunun yüzde 90'ının yaşadığı bu ülkelerde Türk unu tüketiliyor.
Un sanayicileri, dünya un ticaretinin 3'te birini tek başına gerçekleştiriyor. 6 yıldır dünya ihracat şampiyonu olmayı başaran sanayicilerimiz, 2018'de de yeni bir dünya rekoruna imza attı. Geçen yıl 3,5 milyon ton ihracat gerçekleştirerek Türkiye'nin kasasına 1 milyar 100 milyon dolar girmesini sağladı. 2019 yılı un ihracatı hedefimiz 3,6 milyon ton, buradan 1 milyar 250 milyon dolar gelir elde etmeyi hedefliyoruz. Yanı sıra 1 milyon ton makarna, 250 bin ton bulgur ve 250 bin ton diğer ürünleri de dahil ettiğimizde toplam 5 milyon ton buğdaya dayalı işlenmiş ürün ihracatı yapmaktayız.
Sonuç itibarıyla DİR kapsamında yapılan ithalatın katma değerini fazlasıyla döviz gelirine dönüştürüyoruz."