Bugün yine Afrin'deki Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili düşüncelerimi kaleme alacağım. Son günlerde bazı yayın organlarında okuduğum haberler beni buna mecbur kıldı. Çünkü haksızlık karşısında dilsiz şeytan olamıyorum.
Kahraman ordumuz, Afrin'de 7 düvele karşı büyük bir mücadele vererek düşmanı al aşağı ediyor ama içimizdeki hainler de boş durmuyor. Bilerek veya bilmeyerek Siyonizmin uşaklığını ve sözcülüğünü yapıyorlar. Türkiye'nin 40 yılı aşkın süredir kurtulamadığı terör belasının sınırlarımızın ötesindeki köklerini kurutmak bir vatan borcudur.
BOMBA ATANLARA GÜL MÜ ATALIM?
Vatan savunması aynı zamanda farz yani Allah'ın emridir. Savaştan kaçanların ise Allah'ın gazabına uğrayacağına geçen haftaki köşe yazımda değinmiştim. İşte bu yüzden on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden olan terörden kurtulmanın başka yolu kalmadı. Hal böyle iken Diyanet İşleri Başkanlığımızın Cuma hutbelerinde Afrin'deki harekatı konu alarak Allah (c.c.) yolunda canla ve malla mücadele edilmesini gerektiğini vurgulaması bazılarının neden zoruna gidiyor? Yoksa onlar bu memleketin bu vatanın çocukları değil mi? Vay efendim neymiş Diyanet, "Silahlı mücadele, cihadın en üst seviyesidir" diyerek cihat çağrısı yapmış. Hatta daha da ileri gidip Afrin'deki harekatın konu edilmesinin siyaset olarak görülmesi kadar cahilce bir zihniyet olamaz. Kardeşim! Ortada siyaset üstü, partiler üstü silahlı bir mücadele var. Biz devlet olarak vatanımıza sahip çıkarak Allah'ın farz kıldığı bir emri yerine getiriyoruz. Allah (c.c.) yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara karşı savaşmayı emrediyor. Ayrıca cihad görevi sadece nefis terbiyesi için değil aynı zamanda dinimizi, dilimizi, kültürümüzü özgürce yaşadığımız toprakların korunması için de gerekli. Elbette ülkemizi, topraklarımızı kan gölüne çevirenlere gül atacak halimiz yoktu. Siz kimin sözcülüğünü yaptığınızın farkında mısınız?
ESKİ TÜRKİYE YOK
Bunlar Türkiye'yi, etliye sütlüye karışmayan, Siyonist güçlerin istediği gibi at oynattığı ve terör örgütlerinin cirit attığı eski Türkiye ile karıştırıyorlar herhalde.
Artık o eski vesayet dönemi sona erdi beyler. Artık öyle gazete manşetleriyle darbe yapılan günler de eski de kaldı. Biz gerekirse o tankların önüne göğüslerimizi siper ederiz yine bu ülkeyi size bırakmayız.
Gerekirse de sınır ötesi harekat yapar terörün kökünü kuruturuz. Çünkü artık bu millet uyandı. Bu millet artık hakkı ve hakikatleri duymak istiyor. Bize yıllarca dayatılan yalanlara inanmıyor.
İMANIN EN ZAYIF HALİ
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) buyurduğu gibi "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." hadisi gereğince hareket etmek hepimizin görevi olmalı. Müslüman gücü nispetinde bir haksızlık ve kötülük gördüğünde ne yapması gerektiği ise "Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir" (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248) buyuruluyor. Onun için bugün İslam coğrafyasına bomba yağarken, günahsız masum çocuklar can verirken kalbi burkulmayan kişi dilsiz şeytandır. İnsanlar zulüm altında yaşarken onlara yardım elini uzatmayan ülkeler dilsiz şeytandır. Bunlara destek olanlar için ise söyleyecek başka söz bulamıyorum.