Bu yıl fuarın onur konuğu il Denizli... Ege Bölgesi'nin İzmir'den sonra en hareketli, gelişmeye en açık kentlerinden biridir Denizli...
Hayatımın 7 genç yılı bu kentte geçti; bu yüzden hedeflerini, dinamiklerini, insanını iyi bilirim. Şaşırtıcı gelişme trendini, kimselere muhtaç olmamasını, devletinden destek almadan büyümesini bizzat yaşadım orada...
Bu yüzden ayrı bir saygı duyarım Denizli'ye...
Hem insanına sahip çıktığı için, hem el avuç açmadığı için, hem tekstile, dokuma sanayiine destek çıktığı için; birçok kentin, hatta milli eğitimin camiasının bile önemsemediği el dokumacığını koruyup kolladığı, geliştirdiği için, Türk geleneklerine gözü gibi baktığı için...
***
İşte böyle bir kent Denizli... O çok bilinen horozunun, Pamukkale'sinin şöhretini defalarca aşmış bir çağdaş kimlik...
Yanlışlar da var elbette... Görünce, duyuyunca yakıştıramadığın... Ama herşeyin üstünde kentin yüreğindeki çalışkanlığı her şeyi örtüp geçiyor.
İşte o başarılı kent, İzmir Fuarı'nın konuğu olacak.
***
Başta Denizli Valiliği ve İzmir Denizlililer Derneği olmak üzere, pek çok kuruluş, fuardaki Denizli standında, bu özel kenti tanıtmaya çalışacak.
Bugün Fuar Açıkhava Tiyatrosu'nda açılış etkinlikleri var... Zeybek gösterisi, halk müziği korosu ve Yeşim Dağlı konseri, el dokuması tekstil ürünleri defilesi vb. gibi...
Yarın da fuarda Denizli var, öbür gün de... Hele, pazartesi günkü dans ve müzik topluluğu konserini kaçırmayın derim.
Denizli'yi tanıyıp görmek, yaşamak için etkinliklere katılmak yeterli... Bir Denizli gönüllüsü İzmirli olarak, çok şey yaşayacağınıza eminim.
İzmir Denizlililer Derneği, bu uğurda çok emek verdi, bir alkış da onlara...
Laf, hem çok hem de bilinçli
Televizyondaki sohbet programları yıllardır bana hep yapmacık gelmiştir aslında; o yüzden pek izlemem, önemsemem.
Çünkü, sunucuyla konuk arasındaki olası dostluk, o sohbetin çizgisini baştan çizmiştir; danışıklı dövüş...
Oysa sohbet dediğin, sırları çözebilmeli, ayrıntıya inebilmeli...
Bu açıdan bakınca, CNN Türk'te ekrana gelen "Burada Laf Çok" daha gerçekçi ve daha sorgulayıcı geliyor bana...
Bunun iki nedeni var, ikisi de Mesut Yar'ın mahareti çerçevesinde... Yani Mesut Yar'ın hem magazinsel hem de haberci kimliği örtüşünce...
***
Zira, Okan Bayülgen ve Beyazıt Öztürk başta olmak üzere, sohbet programlarını sürükleyen isimlerin çoğu şovmen...
Yani işleri, izleyiciye keyifli vakit geçirtmek... Bazen Okan, onları sorgulamaya, düşünmeye zorluyor ama o da sınırlı kalıyor.
Oysa Mesur Yar öyle değil...
Hem yazarlık kimliği hem de haberciliği, hemen farkını ortaya koyuyor. Bu nedenle onun programına katılanlar hazırlıklı... Biraz tedirgin ama aynı zamanda özgür...
***
Çünkü Mesut Yar'ın onların üzerinden prim yapmayacak kadar bilinçli olduğunu biliyorlar en azından... Sonra da, sürpriz sorularla terletirken bile, ustaca manevralarla konuğunu mahçup duruma düşürmeyeceğini de...
Sözün özü, Mesut Yar, konuğunun her şeyini çok iyi biliyor ve yeri geldiğinde hınzırca ortaya sürüyor.
Bu da kimseyi rahatsız etmiyor.
Programın en güzel yanı da bu zaten...