Yaşamımızı korkuların şekillendirebileceğini hiç düşündünüz mü? Ünlü şiirin dizelerinde söylendiği gibi, eleştirilmekten korkanlar konuşamıyor mesela... Evde, sınıfta ya da işyerinde parlak fikirler böylece heba olup gidebiliyor. Ya da insanların birçoğu kaybetmekten korktuğu için sevemiyor demiş Shakespeare... Sonra da eklemiş, sevilmekten de korkuyor, kendini sevilmeye layık görmediği için... Devam ediyor aynı şiirde, diyor ki; düşünmekten korkuyoruz sorumluluk getireceği için... En etkileyici dize ise ardından geliyor:
İnsan duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için... Yani korkular yaşamaktan alıkoyuyor kısacası. Sevmediğimiz, sevilmediğimiz, sorumluluk almadığımız, düşünmediğimiz hepsinden önemlisi duygularımızı kabul etmediğimiz bir hayat yaşanmış kabul edilebilir mi?
Başka şekilde soralım, korkuyla ne kadar yaşayabiliriz?
Ne ölçüde kendimiz olabiliriz?
Büyük şair Mehmet Akif Ersoy, korkularımızdan arındığımızda harekete geçebileceğimizin, onurumuza yakışır şekilde yaşayabileceğimizin farkındalığıyla 'Korkma!' diyerek başlamamış mıydı milli marşımıza? Kendimize inandığımızda yapabileceklerimizi hatırlatmadı mı bize?
CEVAP ÇOK BASIT
Elbette, hatalar da yapacağız.
Hatalarımızın varlığı, iş yapma potansiyelimizin ve harekete geçtiğimizin de bir nevi kanıtı değil midir zaten? Korktuğumuz, hataların görülmesi ve eleştirilmesiyse eğer, o zaman sormalı; bu bize ne kaybettirir ki? Cevap çok basit, siz konuyu kişiselleştirmedikçe hiçbir şey...
Yapıcı olmayanları hiç duymamayı başardığınızda, zaten o eleştiriler var olmayacaklar. İyi niyetli tenkitler ise mutlaka size kazandıracaktır... İlk kazanacağınız da paha biçilemeyen tecrübeniz olacak. Emin olun övgüler de eleştiriler de geçici... Arada çok fark yok aslında: Harekete geçirenin, motivasyonunuzu tetikleyenin içten gelmesini sağladığınızda yani...
İnsan ürettiğinde, düşündüğünde, sevdiğinde, sevildiğinde, sorumluluk aldığında ve tüm bunlara cesareti olduğunda hayatın içinde.
KENDI OLMA CESARETI
Doğru bildiğinizi savunabildiğiniz ve o yolda ilerleyebildiğinizde başkalarının arasından sıyrılıp kendiniz olabileceksiniz. Ve tabi üretebileceksiniz. Cesaret hayatınızın geri kalanında pişmanlık yaşamamanızı sağlayacak özetle.
Çocuklara kendi olma cesaretini vermek okullarda ilk öğretmemiz gerekenlerden... Eleştirilmekten korkanların hiçbir şey yapmadan bu dünyadan geçip gidecekleri gerçeğinden hareketle, yaşama becerisi kazandırmanın yolu okullarda korkmamayı öğretmekten geçmeli. Okullarımızda başarıya, sınav kazanmaya odaklı çocuklarımız yeri geldiğinde üzülmekten de korkmamalı...Ve tabi ağlamaktan, yargılardan veya kabul edilmemekten... Hatta aciz hissetmekten, hayal kırıklıklarından, başarısızlıktan... Hayatın içinde olmalı okullar... Duygularla baş edebilmeyi öğreten, onların varlığını da kabul eden... Kendine inanan öğrenciler hedefleyen, bu inancı sadece sınav başarısı ile sınırlı tutmayan... Hayattan değil, değerlerini kaybetmekten, kalp kırmaktan korkan çocukları yetiştiren...
İyilikte, güzellikte, doğrulukta yola çıkarken; hedefi imkansız gibi gösterilse bile hayattan emin olabilen ve kendine 'KORKMA!' diyebilen...
Korkunun neleri kaybettirebileceğini en iyi cesaretleri ile kazandıklarında gösterebiliriz evlatlarımıza. Bu sayede kendilerine güvenleri de gelişecek. Ancak hepsinden önemlisi, kötülüklerin azalması iyilerin cesareti ile mümkün olacak...